3 Aralık 2011 Cumartesi

Sen başlık koymayı unuttuğum ilk yazımsın.

Elimden geldiğince her gün yazacağıma söz vermiştim. Ne yazık kı bazen bunu gerçekleştirebilmek mümkün değil. Öyle zamanlar oluyor ki, canın hiçbir şey istemiyor, düşünmemek için uyuyorsun, zaman geçiyor ama yavaşlayarak...
Şu anda kendime bakıyorum ve resmen sudan çıkmış bir balık gibiyim. Herkesin kendince sebepleri var, benim de aynı şekilde.
İnsanoğlu gerçekten çok tuhaf. Neden değmediğini bile bile üzülmeye devam ederiz, daha fazla gözyaşı dökmeyi nasıl göze alabiliriz? Anlayamıyorum bazen,iyi bir arkadaşım, hatalar yaptım, başkalarının bunu yapmaması için oturup anlatıyorum. Ben yaptım sen yapma diye...  Ama kendi dediklerimi, kendi yaşadıklarımı tekrardan yaşamayı göze alacak, kendi hayatıma uygulayamayacak kadar gerizekalıyım ben. Yüceldikçe dibe batıyorum, ne bir dur diyenim var, ne kendime söz geçirebiliyorum artık...
Aşk diyince aklıma artık gelen bir kelime var, sadece tek bir kelime o da hayalkırıklığı...
Birini seversin kendini O'na adarsın hep kaybeden sen olursun, sevdiğin kadar vazgeçilirsin, kendini adadığın kadar kaybedersin.
En başta pembe hayaller, sonrasında yorulan hayaller...
En başta O'na giden bütün yollar açıktır, koşmaktan önünü bile göremezsin, zaman geçtikçe o yollar birer birer boğuklaşır, koşmaktan yorulursun, bitmişsindir artık, acı hissetmezsin alışmışsındır...
Beklemek. Hiç sevmiyorum bu kelimeyi artık, düşündükçe acı veriyor bana daha da.  
O kadar sinirli bir insanım ki artık, ben böyle değildim. Tahammmülüm yok hiçbir şeye. Şu anda başımın bu kadar ağrıması gerekmiyordu ya da ilaçlara ihtiyacım olmamalıydı ayakta kalabilmek için. Çok içmemem ya da uyumamam gerekirdi.
Hak etmedim ki ben bunların hiçbirini. 
Ama biliyorum artık verdiğim kadarın sonuna kadar arkasındayım; insanlar değişiyor,duygular değişiyor ama huy değişmiyor asla...
Mutlulukları uzaktan seyredeceğim artık;
Ve ben seni unutmak için sevmemiştim. Nereden bilirdim böyle olacağını...

0 yorum:

Yorum Gönder