9 Aralık 2011 Cuma

Napıyorum ben?

Gündüzler iyi-kötü bir şekilde geçiyor peki ya geceler...
Dağınık yatağımın içine giriyorum, yatak örtüm beni üzerinden itiyor,rahatsız oluyor benden uyumamı istemiyor sanki, battaniyem ya, o beni ısıtmıyor bile artık... Yastığım soğuk, kafamı koyduğumda ağrıyan başım, daha da ağırlaşıyor... Tavana bakıp düşünüyorum, tavan üzerime üzerime geliyor, başım daha da dönüyor, kayıp gidiyorum sanki, kalbim yavaşlıyor bakıyorum nefes alamıyorum. Gözlerimi kapatıyorum sımsıkı, düşünmeyeyim diye, öyle daha kötü oluyor. Kulaklığımı takıyorum, belki uyuyakalma sürecimi hızlandırır, yorar beni diye ama nafile. 

Diyoruz ya '' zor günler geldiği gibi gider '' evet gerçekten geldiği gibi gidiyor ama, beraberinde ne çok şeyi götürüyor. En başta boşa geçen zamanı. Acımın dinmesi için uyumak istemiyorum ya da gözyaşı dökmeyi... 
Çare yok, başka türlü zaman geçmiyor, kendinden mutlaka bir şeyler kaybetmek zorundasın hep...
Ben düşündüğüm şeylerde boğulup ağlamaya devam ederken gelen uzun mesaj beni bir kez daha paramparça etti... 
Mesaj ise şuydu;
''Seni gerçekten anladım,gerçekten. Mutsuzluğum aylardır var. İçinin sıkıntısı geçecek ama sen sana söylenenleri silip atabildin mi yüreğinden, çektiklerini unutabildin mi? Unutamayacağız...
Hep kalacak''
Ağlarken uyuyakalmışım, sabah uyandığımda gözlerimi açamayacak kadar yorgundum, telefona uzandım, annemdi arayan. Kendimi toparladım, açtım. İyiki var, yalnız olduğum anlarda her zaman yanımda olduğunu bildiğim tek insan, o bunu bilmese de...

0 yorum:

Yorum Gönder